5 Eylül 2010 Pazar

Roma'ya gittim.

Konuk Yazar E.A.

Sabahin 6'sinda kalkan ucagimiz sayesinde (cok yasa ryan air) saat 11'de otelimize yerlesmistik. Sicaklik 30 derece, zemin turistik geziye musaitti. Wikipedia'ya gore Roma'da 900 kilise varmis. Biz de kendimizi onumuze cikan ilk kilise olan Santa Maria degli Angeli e dei Martiri'ye attik.
Daha sonra gordugumuz kiliselerin yaninda oldukca sussuz olan bu kilisedeki isik kullanimi cok basariliydi.

Otele'de biraz dinlendikten sonra sehir merkezine dogru yola koyulduk. Yol uzerinde susuzlugumuzu Fontana dell'Acqua Felice 'de giderdik. Roma seyahati boyunca siselerimizi cesmelerden doldurup kana kana ictik.
Kalabaligi takip ederek Trevi Cesmesi'ne ulastik. Bu cesme su ana kadar gordugum turistik yerler arasinda en fazla fotografi cekilen yerdi. Devasa bir cesmenin onundeki kucuk bir alana toplanmis yuzlerce turist cesmenin fotografini cekmeye calisiyordu, bizim neyimiz eksik diyerek biz de cektik.
Ayla o kalabalikta beni tek basima cekmeyi basardi.


Fellini'nin La Dolce Vita'sinda da cok guzel bir sahnede gozuken bu cesmeye akin eden binlerce turist bu cesmenin havuzuna gunde 3000 Euro para atiyorlarmis.

Cesmenin cok yakininda bulunan Chianti' tavsiye uzerine restoran listemizdeydi, kendimizi bir anda onunde bulunca hic dusunmeden oturduk. Gunu; Zeytin, Ancuezli, Kabak Cicekli Pizza, Truffle Soslu Ravioli ve restoranin kendi markasi olan kirmizi sarapla kapattik . Restoran cok turistik bir noktada olmasinda dolayi super heterojon bir yapiya sahipti. Solumuzda 50'li yaslarda ingilizce konusan sagimizda ise 16-18 yaslarinda ispanyolca konusan cifltler vardi.
Ravioli, zeytin cok guzeldi, Sarap ve pizza ise iyi degildi.


------------------------------------------------------------------------------------

Roma bir Istanbullu icin iki bakimdan cok ilginc bir yer,
hem Dogu Roma'nin baskentinden gelen biri icin Bati Roma'nin baskenti olmasi nedeniyle,
hem de Ortodoks Hiristiyanliginin ve uzunca sure Muslumanligin merkezinden gelen biri icin Katolik Hiristiyanligin merkezi olmasi sebebiyle.

Katolik Hiristiyanligin merkezi Papa'ligin bulundugu Vatikan, Roma'nin ortasinda bagimsiz bir devlet, yerlesik nufusu 800-900 civarinda olan bu devlette her vatandasa ortalama 3 vatandas olmayan calisan ve gunde 35 turist dusmekte.

Vatikan Muzesi her ayin son Pazar gunu ucretsiz (diger pazarlar kapali) biz de oh ne guzel 30€'muz cebimizde kalir diyerek Pazar sabahi muzeye gitmek icin yola ciktik. 1€ metro biletlerinden alarak Roma metrosunun karanlik koridorlarindan gecip trene ulastik ve Vatikan'in yolunu tuttuk. Trenden inince mahseri bir kalabaligin Vatikan'a dogru yurudugunu gorduk. Vatikan surlarina ulatigimizda simdi google map'ten olcdugume gore 900 metrelik bir kuyrukla karsilastik (tek sira degil her bir adimda 5-6 kisilik gruplar halinde). Ayak ustu yaptigim ROI hesaplarina gore 30€ vermemek icin o kurukta beklemek ekonomik olarak dogru olmadigi icin Saint Peter Basilikasi'na yoneldik. Burada da daha hizli ilerleyen bir kuyruk vardi ve icerisi yine cok kalabalikti. Hemen giriste yogun bir kalabalik Michelangelo'nun Pieta'sini fotograflamaya calisiyordu. Heykel karanlik bir bolgede ve onunde bir camla korunmaktaydi, kalabaligin asil nedeni de camdan yansiyan flash yuzunden cikmayan fotograflari farkli acilardan tekrar cekmeye calisan fotograf severlerdi. Yillarin verdigi ozguvenle yaklastim, tek bir kare cekip,arkamdan bakan hayran bakislar altinda uzaklastim.




Sonra bir anda bir hareketlenme oldu ve rahipler, kardinaller, ve daha bir cok dini gorevliden olusan bir kalabalik iceri girdi ve ayin duzeni aldilar. Daha once camide, ortodox kilisesinde ve sinagogda ayine katilmis ama hic katolik ayinine katilmamistim. Kalabaligi yararak "Jesus is Lord, hallelujah" diyerek "only for sunday mass" diyen guvenligin yanindan iceri sizdik. Maneviyatimizi arttirdik, Isa'nin son aksam yemeginde "bu benim etimdir" diyerek havarilerine uzattigi ekmegi temsil eden ekmegimizi (cips aslinda) aldik. Ayla "cok guzelmis" diye hemen yedi. Ben elimdeki ekmekle, din sembolizimi uzerine dusuncelere dalmak uzereydim ki suratimda patlayan flashlarla kendime geldim meger Bernini'nin meshur Baldhacin'in onunde duruyormusum.

Ciktiktan sonra, kalabaligin aksi istikametine yuruyup, L'Incontro isimli bir bara oturup, Balik, Patlican, Kabak, Patates, Lazanya, Bira ve Kola aldik. Hepsi cok guzeldi. Meze seklinde onceden hazirlanmis bu basit yemekleri kucuk porsiyonlar halinde satan bu barlari cok sevdik. Lazanya'nin icinde et yoktu, balik galeta ununa bulanip kizartilmisti, sebzeler yagsiz grill yapilmis sonradan uzerlerine zeytinyagi boca edilmisti.

Yemegin ardindan Gianicolo tepesine tirmanmaya basladik, sicagin altinda fena sayilmayacak bir hizda yokus yukari yuruyor kendimizle gurur duyuyorduk ki yanimizdan 70 yasinda askili atlet giymis bir amca isik hiziyla gecti ve bizi uzuntu icinde birakti. Tepeden biraz Roma'ya baktik.



Tepeden tekrar Vatikan'a indik, Basilika'yi kalabalik azalmisken bir daha gezdik. Pencelerden cok guzel aksam gunesinin isigi giriyordu.



Aksam, Piazza Novana civarinda once Campari Soda ve Bellini ile baslayip, Ucuz bir turist restorani olan Novana Notte'de, Baconli Spagetti, Patatesli bir dana yemegi, calzone ve salata ve house wine ile kapattik. Ozellikle Calzone cok basariliydi, pizza yemek icin tekrar gitmek istedik ama kismet olmadi. Roma'nin ne kadar kalabalik olduguna bu restoranda sahit olduk. Onunden gecerken tum masalar doluydu ve bosalan bir masaya biz oturduk, yanimizda bosalan masa 18 saniye icinde doldu. Yemegimizi beklerken onumdeki kagida sekiller karaliyordum, yanimizdaki kizlarin ne cizdigime baktigini gorunce onlara cozmeleri icin elini kaldirmadan cizmen gereken geometrik sekillerden birini cizip verdim, kiz bir kac denemede cozdu, Parisli Fransizlarmis, Ayla cok hizli konustugu icin bizi Italyan zannetmisler, kizlardan birinin kuzeni tam anlamadigim bir nedenden dolayi Izmir Karaburun'a gitmis, dunya gitgide kuculuyor galiba.



-----------------------------------------------------------------------------------------
Bu sabah once otelin yanindaki acik markete gittik, Bruksel ve Londra hayatimizda alismaya basladigimiz lezzetsiz, tek duze meyve/sebze' li pazarlardan sonra Turkiye, Ispanya, Italya gibi ulkelerdeki pazarlara gittigimizde gozumuz donuyor, mutlu oluyoruz. Bu markette oldukca zengindi. (Saticilar cogunlukla Hindistan ve Pakistan civarindan).


Sehre dogru yuruken Ayla onumuzdeki kizin bacagini gostererek "Bak kizin ayagini da benim ayagimi isiran bocek isirmis nasil kizarmis" diye ondeki kizi gosterirken, onumuzdeki kiz arkasini donerek "Merhaba ben de Turkum" dedi ve uzaklasti. Spanish Merdiveni'ne yuruduk. Roma turizminin onemli faaliyetlerinden biri olan "otur ve etrafi kes" aktivitesine katildik. Asagida ki umumi tuvalet gordugum umumi tuvaletler icinde en temizinden biriydi ve ucretsizdi. Suleymaniye camii yaninda kulubeden bozma dandik tuvalet'in 1 lira oldugu aklima geldi, turizm, ekonomi, yerel yonetim iliskisini yumurta tavuk iliskisi cercevesinde degerlendirmeye calistim.


Yol uzerinde marketten ogle yemegi icin salam, peynir ve ekmek aldik, 2€ tuttu, sabahtan aldigimiz domatesler ile yiyecektik ki, Ayla "2€'ya ogle yemegi olmaz ekonomiye katki saglamaliyiz" diyerek marketten 1€'ya almadigi Ice Tea'yi sokaktan 3€ aldi. Tuvaletin temiz tutulmasini saglayan lokal ekomiye yaptigimiz katkiyi dusunerek, huzur icinde yemegimizi yedik. Markette 40 cesit farkli salam vardi (5€ -50€) hangisini alayim diye dusunurken, yanimdaki yasli Italyan teyze indirimde olan Milan Salamindan alinca ben de ondan aldim, fena degildi. Trevi cesmesinin etrafinda biraz vakit gecirdik, yanimizda tasidigimiz Lonely Planet rehberinde onerilen Pizza al taglio (dilim pizza) satan dukkanlarin birinin yakininda oldugumuzu fark ederek iki dilim de pizza yedik. (15€/kg)

Rastgele yururken once Monument to Vittorio Emanuele II'i sonra sonra Pantheon'u gorduk. Deli gibi yuruyup Quirinal Sarayi onunde Saint Peter uzerinden gunesi batirip otele donduk.



Aksam rehberden buldugumuz La Gallina Bianca'ya gittik, patlicanli pizza ve patlicanli makarna bira ve su istedik makarna guzel, pizza fena degildi (Ayla pizzaninda cok iyi oldugun konusunda israrliydi). 6€'su servis ucreti olan 30€ hesap geldi.

---------------------------------------------------------------------------------------

Sabah bize iki muzeye ucretsiz giris ve 3 gun sinirsiz toplu tasima erisimi verecek olan Roma Pass'imizi aldik (25€) ve Campo de Fiori'ye gittik, burada acik bir pazar vardi rehbere gore burasi Roma'nin en canli pazariymis ama biz gittimizde pek hareket yoktu. Firindan, ekmek sarkuteriden peynir aldik, nehri gecip Trastevere'ye ulastik, kucuk sokaklar, kafeler, ile degisik guzel bir havasi vardi. Roma merkezi Sultanahmet kabul edersek burasina Tunel demek mumkun. Santa Maria de Trastevere kilisesi su ana kadar gordugum kiliseler arasinda ruhani havasi en yuksek olanlardan biriydi. Ilk donem kiliselere ozgu karanlik havasi, arkadan gelen ilahi sesi, ve pencereden iceri giren gunes isigi icerde mukemmel bir atmosfer olusturuyordu.




Cikista, yol uzerindeki firindan mantarli pizza ve ispanakli borek, ve bir takim tatlilar aldik, 5 dakika icinde hepsini yedik. Hepsi harikaydi.



Enerjimizi topladiktan sonra Antik Roma turuna giristik. Colosseum'u tavaf edip, Palatine Hill ile Capitoline Hill arasinda 7 defa gidip gelip vazifemizi tamamladik.
Bilmem birsey cagiristirir mi ama eski roma 7 tepe uzerine kurulmus bir sehirmis.



Kahvemizi icip, dondurmamizi yiyip sehirde biraz vakit gecirdikten sonra, sabah trastevere'de gorup aklimiza yerlestirdigimiz Ditta Trinchetti isimli wine bar'a gittik. Giriste "Life is too short to drink cheap wine" yaziyordu, biz de listede fiyatina gore orta siralarda ama kendi sarap gecmisimizde iki numarada olan bir Pinot Nero, Karisik salam ve peynir tabagi, Izgara sebze ve Pestolu lazanya (etsiz) istedik, ozellikle sarap ve lazanya harikaydi.

---------------------------------------------------------------------------------------------
Gune Borghese Galeri ile basladik. Iceride sadece 2 saat kalmamiza izin verdiklerinden rehberli tura katildik, cok iyi oldu. Caravaggio'nun resme getirdigi yenilikleri ozellikle hep benzer sekilde aktarilan Incil hikayelerini nasil degisik bir yaklasimla resmettigini ogrendik. Bernini'nin mermeri nasil egip buktugunu hayretler icerisinde izledik.

Sehir gezilerinin bir kismini genelde turistik rotanin disinda orada yasayanlarin arasinda gecirmeye gayret ediyoruz. Roma'da da Borghese'in arkasindaki bolgenin yerlesim alani oldugunu bildigimizden o tarafa dogru gitmek istedik. Otelin resepsiyonundaki arkadas ilk gun harita uzerinde bir kac isaretlemisti. Haritanin disindaki bir yer icinse "if you want to do something romantic you can go here" diye not dusmustu. Biz de o tarafa dogru gidelim diyerek Milvio koprusune gittik. Burasi sehrin dis cemberinde turist haritasinda gorulmeyen bir kopru, romantikligi ise uzerindeki kilitler. Ciftler buraya gelip bir kilitin ustune isimlerini yazip, kiliti oradaki diger kilitlere takiyor anahtarini da Tiber nehrine atiyorlar, boylece asklari daim oluyor.


Aklima hemen Istanbul icin alternatif geldi. Yalnizlar kilitlerin uzerine isimlerini yazip, kilitleri Kiz kulesinin karsisina insa edecegim ask havuzunun kenarina takip anahtarlarini da havuza atiyorlar, (bulunmaz hint kumaslari bogaza da atabilir) ara da diger yalnizlar havuzdan aldiklari anahtarlari deneyerek acmaya calisiyor, acabilirlerse hayatlarinin askini bulmus oluyorlar.

Ardindan sokaklarda yuruyerek bir bara girdik, Pazi,Jambonlu patates,patlican, omlet,dana filet ve bira istedik basariliydi, kahvemizi ictikten sonra, Tramvayla sehre geri donduk. Piazza Del Popolo'ya geldik, kalabaligi izledik.



Rehberde yazan bir gastronomi dukkanini aradik restoran cikti, zaten Lonely Planet Roma bizi bu gezide pek tatmin etmedi. Otele dogru gidip sumerbank benzeri bir magazada vakit gecirip otele donduk.
Aksam Ayla trip advisor'dan "bu restoranin 200 yorumu var gidelim mi" diyerek bir restoran buldu. La Taverna Dei Monti biraz sapa bir sokaktaydi, cok kalabalik degildi. prosciutto ve kavun, Gnocchi, Deniz urunlu risotto, dil baligi ve acik sarap istedik. Yemekler, atmosfer guzeldi, servis biraz agirdi ve bizim baslangici unuttular ama yemekten sonra kurabiye ve limoncello ikram ettiler super oldu. Ayla bir de caffe corretto icti iyice iyi oldu. Hesabi odedikten sonra garson yanimiza gelip kartini verdi, kartin uzerinde el yazisiyla tripadvisor.com yaziliydi ve bizden yorum birakmamizi istedi. Demek ki 200 yorum icin calismak gerekiyormus.

--------------------------------------------------------------------------------------
Sabah Lido'ya gitmek icin yola ciktik. Tren'de 3 farkli istasyonda plaj isareti, ve trende denize gittigi belli insanlar vardi. Biz yogun kalabalik nerede inerse orada inmeye karar verdik boylece son durak olan Cristoforo Colombo'ya kadar gittik. Trenden inince denizin kokusu ile kalabaligi bosverip zaten cogu tren istasyonun onunde etrafa bakiniyorlardi, hizla denizin oldugu yone (icgudusel bir yon algisi yoksa denizi gordugumuz yok) kosturduk. Onumuze deniz yerine duvar cikti. Plaj boydan boya ne oldugu belirsiz otel, klup, dinlenme tesisi ile dolu. Asagiya yukariya biraz yuruyup birkac yere fiyat sorduktan sonra (giris 6-10€ sezlong semsiye 15-20 €) basimiz egik tren istasyonuna geri donduk ve bambaska bir kalabaligin etrafina megerse bos bos bakinmadigi uzerinde koskocaman MARE yazan otobusu bekledigini fark ettik. Megerse halk plaji 10 dakika mesafedeymis.
Plaj ve deniz cok guzeldi.

Aksam, Compo De Fiori' de bir bara oturup gecen sene Milan'da gorup ama ismini bilmedigimizden tahmin yuruterek bulmaya calistimiz kokteyli yine yanlis siparis edince, Ayla garsonu cagirip su yan masada ictiklerinden istiyorum dedi ve Spritz'mis guzeldi. Pesinden Pizza Fest yapip, 3 farkli pizza firinindan 5 farkli cesit pizza yedik. Geceyi Gelateria del Teatro'da Incirli, Erikli, Seftalili ve Fistikli dondurma ile kapattik. Dondurma cok ama cok guzeldi.

-----------------------------------------------------------------------------------------
Dun kahvatida kaynar kapucino getiren kiz bu sabah da aci kahve getirince, otelden kahvalti etmeden ciktik, kosedeki barda kapucino ve kruvasan (1€+1€) yiyip gune basladik. Metroya atlayip Vatikan dogru yola ciktik. Metroda "Besleme Mucho" isminde fakir bir gencin hikayesini anlatan bir sarkiyi acikli bir sekilde soyleyen kadini hayranlikla dinledik. Vatikan Muzesinin onunde yine kuyruk vardi. Bu sefer 180 metre uzunlugundaydi. Iceri girip audio guide alip muzeye dolasmaya baslamamiz 40 dakikamizi aldi (15€ bilet 7€ audio guide). (Gecen pazar siraya girmemekle dogru karar vermisiz.) Muze cok cok cok kalabalikti (gecen pazari hayal bile edemedim).

Televizyonda, Intenette, sagda solda gormeye alistimiz, The Creation of Adam'i ve The School of Athens'i yakindan gormek (the creation of adam yuksek bir tavanda tavan boyamasi ne kadar yakindan gormek mumkunse o kadar), Modern sanat galerisinde Kubik Isa ve Meryem cizimlerine rastlamak ilgincti.

Cikista Rehberden birkac restorani aradik ama ogle yemegi servisi bitmisti, Ayla'nin masa ortulerini begendigi ara sokaktaki L'abbruzzse isimli bir restorana oturduk. Domates soslu ravioli, Dana filet, salata, Pizza Marinara (peynirsiz sadece domates, zeytinyagi ve sarimsak) bira ve su istedik. Yemekten sonra Italyan teyze "Tatlilarim cok guzel ben kendim yaptim" deyince tatil boyunca yemeklerde hic tatli yemedigimizi hatirlayip bir de tiramisu ve panna cotta istedik.



Biraz daha dolanip otele donduk, cantalari sirtlanip havaalanina yollandik.

Notlar:
  • Roma'da Romalilar gibi yedik
  • Cesmelerden su doldurduk suya para vermedik
  • Super zeytinyaglarina ekmek bandik
  • Bazen sarabin biradan ucuz olmasina sastik,
  • En guzel pizzalar firinlarda oluyormus, denedik bulduk
  • Romalilar, Madrid veya Sevilladaki Ispanyollar kadar guleryuzlu degilmis ona uzulduk
  • Velhasili kelam bu seyahatin asli yemek uzerine oldu hatta Geldik Gorduk, Yedik desek daha dogru olur.
The End


8 yorum:

Asli A. dedi ki...

Super :))

Aynı şehirde olup görüşmemek ayrı bir konu ama olsun. Size de bahane oldu bir daha gelmek için :D

Biz hala yiyoruz.. yemekten başka bişi yapmadık... bir de içtik ;)

Adsız dedi ki...

cheers mate.

Adsız dedi ki...

tek kelimeyle harika..

medeniyetvakti dedi ki...

evet bence de harika bir anlatım. İtalyanlar keşke Türkçe de okuyup anlayabilseydi( sözüm benim Türkçeyi öğrettiklerimden dışarı) anlayabilselerdi inanın onlarda Romanın bu kdar güzel tasvir edilip anlatılmasına hayran kalırlardı. ama en azından hiç olmazsa resimlere bakıp yine birşeyler anlayabilirler gibime geliyor.. resimler de bi harika çünkü.. Roma yı bu resimlerdeki gibi hiç görmemiştim, hem çekilen açılar bir başka hem de resimler üzerinde yapılan oynamlar bi başka .. burdan size 'resimleri düzeltmek için hangi programı kullanıyorsunuz' sorusunu sormaktan alıkoyamayacağım gibime geliyor .. fotoları bu kdar çekici kılmak için hangi programı kullanıyorsunuz ?

Konuk Yazar E.A dedi ki...
Bu yorum yazar tarafından silindi.
Konuk Yazar E.A dedi ki...

Fotograflar icin Google Picasa'yi kullaniyorum.

Komik Oyunlar dedi ki...

güzel Sade bir anlatım olmuş okurken sıkılamdan okudum güzel paylaşım. blogunuz çok güzel olmuş..

Deitrich dedi ki...
Bu yorum bir blog yöneticisi tarafından silindi.